OZAN ASEFİ(ASEF GÜNEŞLİ)

OZAN ASEFİ(ASEF GÜNEŞLİ)
1961 yılında Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinin İkizpınar Köyünde doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra çobanlık ve çiftçilik yaptı. Çocuk yaşlarında babasının kitaplığından Karacaoğlan ve Köroğlu deyişleriyle tanıştı. Halk müziğine ve saza karşı büyük bir sevgi besleyerek yetişti. 19 yaşındayken kazandığı ilk maaşıyla bir saz aldı ve sazı kendi imkânlarıyla öğrendi. O günden beri kendi eserlerini besteleyerek çalıp söylemektedir.
                                                                 

ŞİİRLERİ

|






GEREKMEZ

Sağ iken kadrimi bilmeyen kimse
Ölürsem kabrime gelmen gerekmez
Bu kabir bu mezar taşı benimse
Dövünüp ağlayıp ölmen gerekmez

Gam gasavet ile çektik çilemiz
Dost yoluna kurban idi hilemiz
Tutunmaya daim verdik dalımız
İlle de bunları bilmen gerekmez

Dillendik dizeler nağmeler yazdık
Yarını bilerek bu günden çözdük
Az ile yetinip sersefil gezdik
Tarihe yazmışız silmen gerekmez...

BUNANIR OLDUK

Kim kime dum duma almış yürümüş
İnsanlık yerini çıkar bürümüş
Yirminci asırda nesil türemiş
Gördükçe eskiyi aranır olduk

Kamil sözü geçmez oldu cihanda
Eksildik tükendik bittik her yanda
Kaplı kılıç gibi çıkmadık kında
Baş dara girende sınanır olduk...

KÖRÜMÜŞ MEĞER

Bağrı yanıkların dediği kadar
Kör olası gurbet zorumuş meğer
İşlenmiş ilikten beynime kadar
Kavrulur her yanım korumuş meğer

Bir gün alır senden birkaç yılını
Çevirir çıkmaza daim yolunu
Sustururlar bülbül olan dilini
Bol bildiğin dünya darımış meğer...

NASIL ANLATSAM

Şimdiki zamanı nasıl anlatsam
Kime ne demeli bilemiyorum
Cihana kelamım nasıl dinletsem
Yanlıştan doğruyu bulamıyorum

İnsanın gözünü bürümüş para
Kamiller cahile olmuş maskara
Hataya hileye yer vere vere
Doğrunun yerini bulamıyorum...


VARIMIZ BİZİM

Ne kadar met etsem az gelir sana
Gelmiş geçmiş ozan varımız bizim
Kıymetin değişmem bütün cihana
Bizden büyükleri pirimiz bizim

İleriyi gördük öğrendik sizden
Muhabbetle piştik kavrulduk özden
Kişiden insanlık aranır bizden
Yanınızda vardır yerimiz bizim...


EY GAFİL

Başka iş buyurma bize ey gafil
Aşk-ı muhabbettir işimiz bizim
Bu alemde gezdik daim sersefil
Her derde dayanır döşümüz bizim

Biz alır satarız değiliz hancı
Çıkmaz içimizde kederle sancı
Bu halka adanıp olduk hep öncü
Ayık olmaz bir gün başımız bizim

Yağsız yavan yeriz gezeriz tokça
Para pul bilmeyiz görmedik akçe
Bir derdimiz binden biraz büyükçe
Daim bahar yazlar kışımız bizim

Binmeyiz mazlumun zarif dalına
Doğrudan gideriz hakkın yoluna
Asefi kanaat eyler çuluna olmaz han hamamla işimiz bizim...


GİB, OLUR

Sevdalanıp yar aşkına düşenin
Yüreğine hançer değmiş gib olur
Aşkın ateşi ile yanıp pişenin
Bir günü bin yıla saymış gib olur

Mutlu olur sevdiğini gördükçe
Saçını okşayıp elin sürdükçe
Yanaktan gamzeye doğru vardıkça
Leblerin üstüne kaymış gib olur

Hilal kaştan göz üstüne inince
Yürekte alevler çıkıp yanınca
İnce bel üstünde kollar dönünce
Samanlığı seyran saymış gib olur

Yaradan yaratmış bu güzel varı
Dağıtır insanda koymaz efkarı
Asefi dünyanın en cefakarı
Kadınlar cinsine uymuş gib olur


HALDEN BİLMEYENE

Halden bilmeyene hal mı söylenir
Tok acın halinden anlamadıkça
Kamilden cahile söz mü söylenir
Söz yerini bulmaz dinlenmedikçe

Sen başka söylersin o başka anlar
Sohbeti bilmeyen sohbet mi dinler
Bir bir aramızda kaybolur canlar
Cahilin boş lafı önlenmedikçe...


YORUMLAR

Yorumlar kapalı.
                                         

KİTAPLAR

KİTAPLAR
 
MENÜ